1) Aslında çok şey konuşmak istiyorum: Türkiye'de laik burjuvazinin oluşumu, muhafazakâr burjuvazinin oluşumu, İttihat ve Terakki'den bu yana "sermayecilik-devletçilik" tartışmaları, kamu iktisadî teşekkülleri, özelleştirmeler, yabancı sermaye, iktidara (yerel yönetim ve hükümet)
2) yaklaşan İslâmcıların nasıl bir ânda Karun kadar zengin olup kendilerine İslâmcı yerine muhafazakâr demeye başladıkları, Müslüman halktan toplanan yardım ve dayanışma paralarının nerelere gittiği, muhafazakâr basının hakkını arayanları hain sayması, rejimi koruma ve kollama
3) ideolojisine dönüşen dindarlık, her türlü alışverişte dinî bir hak olarak görülen komisyonculuk, sahtekârlık, ihalecilik vs vs

Bütün bunları toparlayıp bir düzene koymak o kadar kolay değil. Bu bir yana, iki gündür "Türktelekom yolsuzluğu" başlığı altında yazılanları takip
4) ediyorum. CHP mv Aykut Erdoğdu iki gündür bir şeyler yazıyor. Bunun "asrın yolsuzluğu" olduğunu iddia ediyor. Bugün Necati Doğru da köşe yazısında aynı konuya değindi. Başka bir şey yazan oldu mu bilmiyorum. Olayı tam olarak anlayabilmiş de değilim. Neticede akçalı işlere
5) aklımız fazla ermiyor. Benim anlayabildiğim sadece şu: Eğer iş bu iki muhalifin yazdıkları gibiyse herhalde burada kalmayacak, mahkemesi bilmemnesi epey gürültüsü olacaktır. Yok eğer öyle değilse konu kapanıp gidecektir. Bakalım ne olacak?

NOT: Ben Müslüman halktan yanayım.
Ben şimdi yazsam burada sadece İmamoğlu kötüdür diye yazmam ama. Falanca cemaat liderinin "size kooperatif yapacağım" diye cemaatten topladığı paraların nasıl buhar olduğuna falan da girerim, durduk yerde camiaya düşman oluruz. Bizim kesim bunları duymak istemiyor.
Salih Mirzabeyoğlu'na operasyon yapıldığında eviden bir miktar para çıkmış diye yazdı gazeteler. Tam hatırlamıyorum ama bugünün 100 bin TL'si gibi bir rakam olmalı. Bir gün hapiste otururken dedi ki: "Eskişehir'deki kooperatifi satmıştık, onun parası..." Tepemden aşağıya kaynar
sular döküldü. Ben ne öyle bir şey sormuştum ona, ne de aklımın ucundan geçmişti. Ama o durduk yerde, hiç âlemi yokken elindeki üç kuruş paranın bile nereden geldiğini açıklamıştı.

Ondan sonra duygusallığı üzerimden atıp sık sık düşündüm bu olayı ve şu sonuca vardım:
-"İster Atatürk olsun, ister Erdoğan, ister padişah olsun, hangi siyasî lider olursa olsun... "Benim servetimin kaynağı şudur" diyemiyorsa veya onun muhatapları, bağlıları, sevenleri bunu sorgulayamıyorsa oradan iş çıkmaz. Geleceğimiz sorgulayabilenlerin eseri olacaktır."
You can follow @gurselgil.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled: