1932 Türkiye-İtalya anlaşması ile birlikte Kaş yakınlarındaki Meis adası ve çevre adalar İtalyanlara bırakılmıştır. İtalyanların Yunanlara ikinci dünya savaşı sonrası devrinde Meis devredilmiş, çevre adalarla ilgili bir netlik ortaya koyulmamıştır.
O zamanlarda da Türkiye netlik olmadığı için Meis civarındaki Karaada ve Fener Adası'nın Yunan toprağı sayılamayacağı yönünde itirazlarda bulunmuş, İtalya ve İngiltere ise bu adaların Meis'in hinterlandı olduğunu söyleyerek Türkiye'yi görmezden gelmiştir.
1975 yılında Karaada ve Fener Adası'nda bir bina, bir kilise ve asılı Yunan Bayrakları olduğu kesindir.

Dönemin Kaş Belediye Başkanı Yunan Bayrağını indirmek için Karaada'ya gitmiş, bayrağı indirip Türk Bayrağı asmış ancak birkaç gün sonra yine Yunan Bayrağı adaya asılmıştır.
Dönemin Kaş Belediye Başkanı Sayın Çukurbağlı; bayrağımız indirilip yerine yunan bayrağı dikildikçe adaya gidip Türk Bayrağı dikmiş, o bayrağımızı oraya astıkça da Yunanlar da karşılığını vermişlerdir.
Bir gün,10 bottan oluşan; içinde garnizon komutanından kaymakamına kadar bulunan 300 kişilik bir ekip ile Karaada ve Fener Adası'na sırayla giden Sayın Çukurbağlı;adaya yaklaştıkları sırada Yunan askerlerini Türk Bayrağını indirip Yunan bayrağı asarken yakaladıklarını söylemiştir
Her ne kadar 300 kişilik, 10 botluk ekip ile adaya çıkmak isteseler de, Garnizon Komutanı'nın "Üstümde resmi kıyafet var, savaş meselesi olur." demesi üzerine adaya ayak basmadan geri dönmüşlerdir.

Adaya bundan sonra bir daha gitmeyi düşünmüşler ancak gitmemişlerdir.
Bundan önce de birkaç kez gittiklerinde, adalar ve çevresinde Yunan uçakları tarafından taciz edilişlerini anlatmıştır.

Dönemin Kaş Belediye Başkanı Sayın Çukurbağlı, adalara Türk Bayrağını astığında da birkaç üst tweette görüldüğü gibi, haber de olmuştur.
Ancak genel manasıyla Türkiye'nin Meis ve çevresi ve egemenliği anlaşmalarla devredilmemiş adalarla ilgili çabaları özellikle İnönü döneminden sonra oldukça yetersiz kalmıştır.
İsmet İnönü ise SSCB tehdidi ve İkinci Dünya Savaşına girme riski gibi durumlardan dolayı daha ılımlı bir politika izlemeyi tercih etmiştir.

1932 İtalya-Türkiye antlaşması, dünya savaşına doğru döşenen taşların olduğu bir vakitte yapılmıştır.
Bu anlaşmada Türkiye'nin Meis ve çevre adaları İtalya'ya bıraktığı doğrudur. Ancak bu anlaşmayla Türkiye Bodrum-Karaada'daki Türk egemenliğini İtalya'nın tanımasını ve Yunanistan ve İtalya arasında bir ihtilaf oluşmasını sağlamıştır.
Dolayısıyla bu anlaşma oldukça kârlı bir anlaşma olmuştur. Hem Türkiye'nin bodrum karaada ve çevredeki çeşitli ada, adacık ve kayacıklardaki egemenliği tanınmış, hem de Yunanistan'a siyasi bir çalım atılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin; özellikle Meis adasının Yunanistan'a devrinde, çevre adaların konumu için daha ılımlı davrandığı doğrudur. Karaada'nın hikayesini ise zaten anlattım.
Lakin unutulmamalıdır ki, savaştan çıkmış, nüfusu ve demografisi mahvolmuş, diğer ülkelerden her anlamda geride kalmış savaş yorgunu bir ülke için bunlar başarılı ve ince hesaplanmış anlaşmalardır.
83 Milyon nüfuslu, 0-18 yaş arası 19 milyon vatandaşı olan Türkiye için ise bunlar bir başarısızlıktır, ki öyle olmalıdır da.

Bu sebepten, Sayın Dışişleri Bakanı'nı tıpkı televizyonda konuşup anlattıkları gibi, daha fazlasını yapmaya, 83 milyona başarı getirmeye davet ediyorum.
You can follow @bureauofeconomy.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled: