Ekonomide çıkış yolu olarak yeni bir borçlanma yöntemi “esham modeli” önerilmiş.
Durum o kadar vahim demek...
Osmanlı döneminde uygulanan her şeyde bir hikmet olduğu gibi bir zanları varsa eyvahlar olsun!..
Gelin esham sistemine yakından bakalım.
Durum o kadar vahim demek...
Osmanlı döneminde uygulanan her şeyde bir hikmet olduğu gibi bir zanları varsa eyvahlar olsun!..
Gelin esham sistemine yakından bakalım.
18.yy’da bütün ihtiyatları ve birikimleri eriten uzun bir savaşın (1768-1774) arkasından Küçük Kaynarca Antlaşması imzalandı. Böylece 1775’te Rusya’ya, bütçenin yıllık nakdî gelirinin yaklaşık yarısına tekabül eden ağır bir tazminat ödeme mecburiyeti doğdu.
Maliye sıkıntıdaydı.
Maliye sıkıntıdaydı.
İşte bugün “parlak fikir” olarak önerilen esham modeli, Hazinenin o dönemdeki sıkıntısını çözmek amacıyla yeni bir borçlanma yöntemi olarak üretilmişti.
O zamana kadar devlet sadece mâlikane ve iltizam sahiplerinden borçlanabiliyordu. Bu yolla borçlanma tabanı genişletilmiş oldu.
O zamana kadar devlet sadece mâlikane ve iltizam sahiplerinden borçlanabiliyordu. Bu yolla borçlanma tabanı genişletilmiş oldu.
Kadınlar, çocuklar ve gayri müslimler de esham piyasasına çekilerek talep hacmi büyütüldü. Ocak 1775’te yıllık 400 bin kuruş faiz ödeme kapasitesiyle başlayan sistem, 10 yıl içinde imparatorluğun en büyük gelir kaynaklarını bünyesine alarak yıllık faiz miktarı 2 milyon krş’u aştı
İlk defa piyasaya çıkarıldığı 1775 yılında esham tavan faizi % 18-19 seviyesindeydi. Zaman içinde düşmekle birlikte sürekli % 15’in üstünde kalan faiz yüzünden, esham Hazine bakımından pahalı ve riskli görüldü ve sık sık tasfiye edilmeye çalışıldı.
Ama Rusya ve Avusturya ile başlayan savaşın (1787-1791) gerektirdiği harcamalar tekrar esham satışına başvurmayı zorunlu hale getirdi. Bu tarihte eshama ödenmekte olan yıllık faiz 2,5 milyon kuruş borç stoku 15 milyon kuruşa yükselmişti.
Tanzimat dönemine kadar sistem devam etti.
Tanzimat dönemine kadar sistem devam etti.
Tanzimat maliye otoriteleri esham sisteminde ciddi reformlar yaptı. Özellikle Kırım Savaşı sonrası geleneksel toplumsal yapı terkedilerek ekonomi ve finansta Batı ile bütünleşmeye yönelen Osmanlı bürokrasisi esham faizlerini de %12,5’e, hatta %10’un altına düşürmeyi başardı.
Mart 1854’te 50 milyon kuruşla yeni sehim satışı başladı ve hacmi giderek arttı. 1860’larda birkaç yüz milyonluk kapasiteye ulaştı. Bir bölümü yurt dışında da pazarlanan ve modern tahvillere benzeyen bu yeni tip eshamın eskisiyle isim dışında herhangi bir benzerliği kalmamıştı.
Devletin elde edeceği gelirlere dayalı borçlanma yöntemi olarak eshama benzeyen bir model, 1980’li yıllarda Turgut Özal’ın başbakanlığı sırasında uygulandı. Gelir Ortaklığı Senedi adı verilen bu ürün, 1984‘te Boğaziçi Köprüsü, 1985'te Keban Barajı gelirlerine dayalı çıkarıldı.
Bu senetlerin gelir oranlarını devlet belirlediği için zamanla yatırımcılar artan enflasyon karşısında zarara uğradı ve bu sistem terk edildi.
Geçmişte zaman zaman özellikle altyapı projelerinin finansmanı için bu yöntem yeniden gündeme geldiyse de uygulama alanı bulmadı.
Geçmişte zaman zaman özellikle altyapı projelerinin finansmanı için bu yöntem yeniden gündeme geldiyse de uygulama alanı bulmadı.
Kısacası esham tarihte Maliyenin ciddi sıkıntı içinde olduğu dönemlerde uygulanmış yüksek maliyetli ve riskli bir yöntemdir ve modernleşmeyle birlikte terk edilmiştir.
1980’li yıllardaki deneyim de başarılı olmamıştır. Zorlama bir yöntemle
-mış gibi’ bir ürün olarak kalmıştır.
1980’li yıllardaki deneyim de başarılı olmamıştır. Zorlama bir yöntemle
-mış gibi’ bir ürün olarak kalmıştır.
Geçmişteki her şeyi kutsal görmek, dönemsel koşullara bağlı uygulamaları bugünün karmaşık dünyasında uygulanabilecek model sanmak ciddi bir zihniyet zaafı.
Ayrıca anlamadıkları bir şey daha var:
Sorunumuz finansal ürün kıtlığı değil tasarruf kıtlığı!..
Ayrıca anlamadıkları bir şey daha var:
Sorunumuz finansal ürün kıtlığı değil tasarruf kıtlığı!..
Gerçekten bilgisizler...
O kadar edebiyatını yaptıkları, hamaset nutuklarında kullandıkları tarihi de bilmiyorlar.
Bilmek gibi bir dertleri de yok.
Zihinlerinde inşa ettikleri kurgu onlar için daha önemli.
Kendinden geçmiş biçimde, çakma tarihi dizi izleyenler gibi yönetiyorlar
O kadar edebiyatını yaptıkları, hamaset nutuklarında kullandıkları tarihi de bilmiyorlar.
Bilmek gibi bir dertleri de yok.
Zihinlerinde inşa ettikleri kurgu onlar için daha önemli.
Kendinden geçmiş biçimde, çakma tarihi dizi izleyenler gibi yönetiyorlar