Alanı bizimkisi ile hemen hemen eşit. Nüfusu bizden tam 3 kat fazla ve bu nüfusla bizden 6 kat daha az kazanıyorlar. 3x6=18 kat daha fakir ama belki 18 kat daha bizden zengin gönüllü insanların ülkesi Pakistan'ı anlatacağız. Pakistan,Asya ve Ortadoğu'nun birleştiği bir ülke.

Pakistan'ın kabaca 3 ana bölgesi vardır. Dağlık ve sarp kuzey bölgeleri, Kurak, çöllük ve yer yer dağlık Batı bölgeleri ve son derece verimli Pencab (Beş su) ve Sind bölgeleri. Bu devasa nüfusu besleyen de işte bu beş su yani Pencab bölgesidir. Ülkenin asilleri hep buradandır.

Bu nehirler,Pakistan için hayat demek. Bunların neredeyse hepsinin doğduğu yer ise Keşmir. Keşmir'de petrol yok, gaz yok, su var. Sadece su, bol bol su.Pakistan'ın kurak güney ve güneybatı bölgelerine de Hindistan'ın kurak batı bölgelerine de yetecek bolca su. Savaş bunun için

Pakistan kurulurken Keşmir, oldu bitti bir referandumla dışarıda kalıyor. Tıpkı Batı Trakya'nın Yunanistan'da kalmasıyla sonuçlanan alicengiz işler söz konusu. Keşmir bir şekilde Hindistan'da kalınca savaşlar oluyor. Birini Pakistan kazanıyor ve dağlık bir kısmını kurtarıyor.

Pakistanlılara"Neden nükleer silahınız var?" dediğinizde düşmanımız güçlü biz de güçlü olmak zorundayız diyorlar. Butto'nun vaktiyle dediği "Gerekirse kuru ot yiyecek, aç kalacak ama Nükleer güve kavuşacağız" sözüyle başlamış her şey. Aç olabilirler ama onurlu ve çok güçlüler.

Ülke aristokrasisine hakim olan belli başlı 20 kadar aile var. Bu ailelerin bir kısmı,Hinduizm'den İslam'a geçişte evvelce üst kasttan olup sonrasında da bu üst konumunu koruyan Çaudari ve Bhutto ve Khan'lar gibi. Bazı aileler ise Babar ailesi gibi, Babür hanedanının kalıntısı

Büyük umutlarla kurulmuştu Pakistan.Pak ülke olacak, Hindistan pisliğinden kurtulacaklardı.Sokaklarında kutsal diye domuz, maymun, inek ve köpeklerin gezmediği şehirlerinde özgürce yaşayacaklardı.Muhammed İkbal, Pakistan idealini kuran fikir babası iken Cinnah Atatürk'leridir

Hindistan'ı özgürleştirme mücadelesinde Gandi ile birlikte Cinnah beraberdir ancak Pakistan'ı ayırma fikri girmiştir bir kez. 3.3.1947'de Gandi şunu der.

"Eğer kongre bölünme kararını alırsa o bölünme sadece benim vücudum üzerinde olacak. Ben yaşadıkça buna izin vermem"

Böylece kurulur Pakistan. Ama kurulurken Hindistan'da Müslümanların yaşadığı onlarca bölgeden vazgeçilir. Lahor'u ve Karaçi'yi kurtarırlar.Eskiden tüm yarımadanın efendisi iken artık Pakistan'la yetineceklerdir. Delhi tarihten beridir merkezleri iken artık Lahor'a dönülmüştür

Pakistan devleti aslında Hindistan'ın 2 yanında kurulmuş. Ülkenin doğusu ile batısı arasında koskoca Hindistan vardı. 1971'de Hindistan, Doğudaki kısmı kışkırtır ve Bangladeş devlet olur. Günümüzde Hindistan'ın uydusu halinde yönetilen Bangladeş her konuda Hindistan'a bağlıdır

Bu, Pakistan'ın tarihte yediği ağır 3. darbedir.

İlk darbe İngiliz işgalidir. Bu işgalde efendisi oldukları yarımadada bir teba haline gelirler.

2. Darbe bağımsızlıktır ki bu bağımsızlıkta nüfuslarının ve topraklarının büyük kısmındna feragat

3 ise yukarıda anlattığımız

Aslında Türklerle akrabadır Pakistan.Ülkenin eski adı Babür ya da diğer adı ile Mughal İmparatorluğu'dur. Mughal, Türk Moğol imparatorluğunun bozulmuş söylenişi. Pakistan'ın tüm asil ailelerine karışmış bu kandan dolayı ortalama bir Pakistanlı bir hintliye göre açık tenlidir.

Hint sinemasında bile yıldızların önemli bir kısmının görece açık tenli olması ya da müslüman kökenden gelmelerinden dolayıdır. Zaten dinin önemli bir faktör olduğu bu coğrafyada Müslümanlar Türkler ve İranlılarla karıştığı için (göreceli) açık ten bir şekilde korunmuştur.

Pakistan bağımsızlıkla birlikte çok prestijli bir ülke olarak İslam dünyasında ideallerle kurularak, idealistlerce yönetilir. Hatta Avusturya Macaristan doğumlu olup İslamı seçen Leopold Weiss, Muhammed Esed adını alıp bir de Kuran tefsiri yazmıştı. Pakistan'ın BM elçisi olur.

Bu büyük ülkeye büyük bir prestij lazımdır. Vedat Dalokay'ın çizimlerini yaptığı ve minareleri asansörlü bu mükemmel devasa camii, Pakistan'ın kurduğu modern şehir İslamabad'ın sembolü olarak dikilir. Ama ne var ki gelişmişlik ve planlılık İslamabad'dan öteye gitmez, gidemez.

İslamabad, ülkenin ferah, ormanlık kuzey kesiminde dağların önündeki bir ovaya kurulur. İslam'ın, barışın yurdu, barışın mekanı manasındadır şehrin adı. Lahor bizim Edirne gibi Hindistan sınırına çok yakın olduğu için başkent olacak kadar güvenli değildir. İslamabadsa uygundur

Ama İslamabad'da söylenen enteresan bir esprili söz, tüm Pakistan'ı özetler niteliktedir. "Pakistan is 25 km". derler. Çünkü İslamabad'ı anayola bağlayan yoldan sonrası gerçek Pakistan görüntüsüdür. Fukaralık, keşmekeş, karmaşa sizleri karşılar. Ülkenin gerçeği maalesef budur.

İngilizlerle savaşan bizlere destek olmak için yavrusunu esir pazarında (köle işçi manasında) satan annelerin ve babaların ülkesidir. Eskiden çocuklarını 1 senelik çalışsın diye verir, 1 senelik parayı peşin alırlarmış. Bunu 2-3 seneliğine yapan aileler olmuş. Bizim için!

Muzafferabad ve Karaçi'de konuştuğum bazı aileler vardı. Türkler Çanakkale savaşlarını yaparken dedem 24 yaşındaymış dedemin babası da 50 ve perdelerimizi kesip Türk bayrağı yapmışlar. Bununla şehirde coşkuyla dolaşmışlar ve sırf bunun için İngilizlerce dövülmüşler diyordu.

Yenilen dayakları, bir kahramanlık öyküsü gibi afiyetle anlatan bu insanların gözlerindeki ışıltıyı görmeliydiniz. Ama bunun altında yatan şey, uzun süren sömürüye artık başkaldıracak gücü bulmanın, yenilmez bilinen düşmanın yenileceğine inanıp hürriyet inanmanın coşkusudur.

Hani deriz ya Halife cihat ilan etti kimse cevap vermedi. Değil işte. Cevap veren, ölenlerin sesi mi geliyor ki mezardan haberleri olsun. İşte bu,1915'te Singapur'da kurşuna dizilen Pakistanlıların dedeleri. Fazlası da var. 1878'de biz Ruslarla savaşırken de para yollamışlardı

Bağımsızlık öncesinde kullandıkları ilk bayrak da yeşil ve kırmızı ayyıldızlı Türk Bayrağı. Ekteki fotoğraflarda bu bellidir. Pakistan bağımsız olduğunda da ülkedeki birçok yerde Türk bayrakları sağı solu süslemektedir.Sebepsiz yere girdiğiniz bir dükkanda bile görebilirsiniz

Bağımsız Pakistan her yönüyle Türkiye Cumhuriyetini model alan, modernlik yolunda onu izleyen bir ülkeydi. O bayrak için onlar da çok savaştı ve didindi. Elleriyle diktikleri Türk bayraklarını bu kez kendi ülkeleri için yaptılar. Buna rağmen Türk bayrağı hep sevildi.

İki ülke halkları tıpkı Türkiye Azerbaycan'ın 1 millet 2 devlet olması gibi 1 kalp, 2 millet şeklindedir. Bu öyle bir duygu ki, Pakistan, Türkiye'nin en zor anında yanında olmaktan geri durmadığı gibi desteğini de her zaman bildiriyor. İşte savunma bakanlığı paylaşımına bakın

Devletler arası ilişkileri duygular değil, çıkarlar belirler. Pakistan ve Türkiye arasında da çıkarlar büyük ancak duygu ve dayanışma çok daha da büyük. Yarın da bu ortak çıkarlara değineceğiz. Yarın anlatacaklarımızla Türkiye'nin elinin pek de boş olmadığını göreceksiniz.