dün Delhi'de uçuş arasında arkadaş gurubundan gelen bir klibi paylaşacaktım, HUTBE rezaleteni duyunca nevrim döndü. paylaşamadım. sonra yine paylaşırım, güleriz..
ama önce 2018 OCAK ayında yazdıklarım aklıma geldi, gelin hatırlayalım, dünkü HUTBE üstüne..
ATATÜRK bu memleketin temellerini CUMHURİYET üzerine inşa etmeyi kafasına koymuştur, ama önce en yakın silah arkadaşlarının bloğunu aşması gerekmektedir.
Ali Erbaş'lar hep vardı, bu yazacaklarımda büyük İBRET var, almasını bilenlere.
ATATÜRK'ün GÖLGESİ YETER kimilerine.
VAHDETTİN anahtarını teslim etmiş kaçarken, ingiliz asker çizmeleri altında FATİH, FATİH diye inlerken İSTANBUL,
onu yine KÜFFARIN elinden kurtarıp TÜRK halkına teslim eden ATATÜRK'ü hiç unutmadı.
o AYASOFYA dediğin mabedin duvarı FATİH kokuyorsa, bahçesi ATATÜRK kokar,
MİNARESİ KANUNİ-SİNAN diyorsa, kubbesi ATATÜRK TESPİH eder.
bunu bu dindoşlar bizden iyi bilir, bilir ama onların meselesi GENÇ TÜRKİYE CUMHURİYETİ olduğu için, ATATÜRK'ü silmeye çalışırlar, güçleri yetmediğinden de YOKSAYARlar.
neyse, gelin hikayemize dönelim.
ama önce şu kısa hikayeyi hatırlatayım, izninizle.
EZBERLERİ BOZACAĞIZ.. BAŞLAYALIM MI?
sene 1984
KONYA
çok sevdiğim MAHMUT abimin mobilya mağazasındayız. (OYMAK MOBİLYA)
her gün (ramazan dahil) bir büyük konyak içer.
(2 kız yurdu vardı fakirlerden para almaz.
ruhu şad olsun)
rakip dindoş yurtçular vurdurdu, çünkü onların kafasından değildi.
gene içiyoruz bir akşam saat 6, ben uçuştan gelmişim
3 tane yerlere kadar yeşil entarili sakallar göbekte kıtipiyos geldi, mahmut abi tanıyor.
inadına ikram etti, içmeyiz dediler ve anında muhabbeti dine sardılar
helak olacaksınız, yanacaksınız felan.
kıbrısilermiş, ben 29 yaş, bunlar da aşağı yukarı 35 felan. saçmalamaya başlayınca NE DİYORSUNUZ LAN SİZ demeye getirdim..
3ü birden bana dönüp
"SEKTER LAN ASKER, SEN NE ANLARSIN DİNDEN" dediler...
"DİNİ BİZ BİLİRİZ, SEN SUS" yaptılar...
eve geldim, yatamadım...ulen adamlar haklı...
ben ne anlarım dinden?
evde öğrenmedik, askeri okulda hiç...
hımmmm, ama adamlar saçma..
o zaman dedim, dini öğreneceksin oğlum....
gittim ertesi gün DİYANET KURAN yazmış, onu aldım.
başladım okumaya...
(SÜLEYMAN ATEŞ ve 4 prof.)
16 kez okudum..
ezberlemek için değil, saçma gelen yerlerini anlayamadığımdan..
anlayamadığım konulara destek yan kitaplar aldım, hadisti, siyerdi felan..
DEİST OLDUM...
ne faydası oldu bana bunun?
artık DİNDEN SEBEPLENEN HİÇ BİR MECZUP YANIMDA ÖTEMİYOR...
bu devir beni olumluyor. nerde bir hinlik, çirkeflik, çalma çırpma, rezillik varsa bu dindoşlardan çıkmakta...
hala ATEİST olmama nedenlerim kuvvetli.
ARIlar, DAMARlar, felan...
kendimce bir YARADAN olduğuna inancım çok...
neyse....
gelelim ATATÜRKÇÜLÜĞE......
ezberleri bozacağız dedik ya, bozalım, ATATÜRK kimlere rağmen SALTANATI kaldırıp CUMHURİYET'i kurmuş, NUTUKTAN.....
buradan itibaren numaralayacağım, karışmasın seri, çünkü çok önemli.
1. o kıtıpiyos sakallı yeşil entarili dönüp bana
SEKTER LAN SEN NE BİLİRSİN DİNİ dedi ya...
zamanımızda
SEKTER LAN SEN NE BİLİRSİN ATATÜRKÇÜLÜĞÜ diyen milyon dallama var.
ama ULAN BU HAKLI, NUTUK OKUMALIYIM diyen yok...
okuyalım...
BAŞLAYALIM MI?
2. bakın, ATATÜRKü anlamadan anlatmaya çalışan o kadar çakma hesaplar var ki?
tıpkı benim kıbrısiler gibi....
gelin sizi bir yerlere götüreyim...
de önce şunu sorayım.
NUTUK OKUDUN mu?
NUTKUN TUTULMASIN birazdan:)
3. birazdan sevgili kardeşim
@celalaltayli
ya bırakacağım kalemi, o devamını getirecek...
TARİH ADAMIN KAFASINA VURUR...
İTTİHAT TERAKKİ dersin
ama adam kurtardığı vatanı gidip SAHİBİNE teslim etmeyi özlemler....
sen MUSTAFA KEMAL olarak arkadaşlarını tanıyamazsın.....
(buraya bir not, ben uzun bir uçuştan gelmiş, çok yorgun ve uykusuz başlamıştım yazmaya, @MiralayMirzaBeg Celal kardeşime attım pası sen devam et diye, baktım yazmıyor, ben devam ettim, meğer aynı anda o da yazıyormuş)
😌
4. şimdi Y-CHP ve cümle alem İTTİHAT TERAKKİ ya...
VATANI TAYYİPTEN KURTARALIM
GERÇEK SAHİBİNE DEVREDELİM modunda...
yani AMERİKA...
UYANIN....UYANIN LAN......
kalem sende
@celalaltayli
celal aga......
5. peki celal aga uyumuş, ben devam edeyim:))
Lozan günleriydi.
İsmet Paşa ve Türk Heyeti 17 Kasım 1922 günü Lozan’a hareket etmişti.
İlahi adalet…
Aynı gün Sultan Vahdettin İngilizlere sığınmış,
Malaya zırhlısıyla Malta’ya doğru yola çıkmıştı. Sultan kaçıyordu.
6. Aradan birkaç gün geçmişti.
Lozan’da müzakereler sürüyor, kıyamet kopuyordu.
Bir gün, Vekiller Heyeti Reisi (Başbakan) Rauf Bey,
Gazi’nin TBMM’deki başkanlık odasına gelerek O’nu,
Refet (Bele) Paşa’nın Etlik’ teki bağ evine akşam yemeğine davet etti.
7. Rauf Bey, o günlerde Moskova Büyükelçimiz olan ve şimdi Ankara’da bulunan müşterek arkadaşları Ali Fuat Cebesoy Paşa’nın da (Salacaklı Fuat) bu yemekte bulunması için Gazi’nin onayını aldı.
Gazi, Rauf Bey, Refet Paşa, Fuat Paşa, akşam sofrada bir araya geldiler.
8. Hatır sormalar henüz bitmiş, Yemek bile daha başlamamıştı ki, Rauf Bey Gazi’ye döndü;
“Kemal davetimizi kabul edip geldiğin için teşekkür ederiz. Yemeğin yanı sıra seninle baş başa konuşmak istediğimiz bir konu var, bugün seninle o konuyu da konuşmak istiyoruz.”
9. Hisleri O’nu yanıltmazdı.
Bozuntuya vermedi.
-“Buyurun, konuşalım !” dedi.
Rauf Bey eteğindeki taşları dökmeye başladı:
-“Kemal! Bu Meclis senden korkuyor, o yüzden sana gelemiyor, tüm şikâyetler başbakan olarak bana geliyor…”
(babbabuffalo notu: lütfen çok dikkatli okuyun)
10. Gazi şaşırdı, belli etmemeye çalıştı,
“ Neyimden korkuyorlarmış?” deyiverdi.
Rauf Bey konuya doğrudan girdi:
11. "Senin cumhuriyet kuracağından korkuyorlar. Dedikodular giderek yayılıyor.Bazen o kadar abartıyorlar ki, eline bir fırsat geçerse, senin padişahı bile bu ülkeden kovacağını söylüyorlar!…”
12. Gazi donup kalmıştı. Soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu. Rauf Bey ise içini dökmeye başladı:“Bu vatan tehlikeye düştü, işgale uğradı. En çok sen çaba gösterdin, kurtardın, biz de sana yardım ettik. Şimdi vatan kurtuldu. Bize göre emaneti sahibine iade etmenin zamanı geldi.
(babbabuffalo notu: ne diyorlar?
BİZE GÖRE, EMANETİ SAHİBİNE İADE....
dikkatle okumaya devam)
13. Gazi yemek davetinin bir bahane olduğunu anlamıştı.
“Peki Rauf, Sultan Vahdettin için sen ne düşünüyorsun?”
diye sordu.
Rauf Bey’i dinleyelim:
“Kemal, benim babam padişahın baş mabeyinliğini yaptı. Boğazında padişahın ekmeği var. Şimdi o ekmek benim gırtlağımda. Ben yediğim +
14. ekmeğe ihanet etmem kardeşim. Benim rejim sorunum yok. Üstelik, madem sordun, söyleyeyim. Padişah bir İslam halifesi, ben de Müslümanım. Dinî terbiyem nedeniyle de padişaha bağlıyım. O makamlar uhrevi makamlar. +
15. Senin, benim gibi kişilerin ulaşabileceği makamlar değil. Kaldı ki, bu milletin yüzlerce yıldan bu yana alıştığı yönetim de mutlakıyet yönetimidir, cumhuriyet değil”
(babbabuffalo notu: duydunuz mu? DİYANET başkanı ne diyordu?)
16. Gazi’nin yüz hatları gerilmişti.
Ev sahibi Refet Paşa’ya döndü;
“Sen ne düşünüyorsun Refet?” diye sordu.
“Aynen Rauf Bey gibi düşünüyorum, Paşam!...” deyip kestirip attı Refet Paşa.
Gazi, masadaki Fuat Paşa’ya,
“ Senin görüşün Fuat?” diye sordu.
17. Fuat Paşa Gazi’nin Harbiye’den sınıf, hatta sıra arkadaşıydı. Hukukları daha derindi. St. Joseph mezunuydu, yani askeri okuldan değil sivil liseden Harbiye’ye biraz da geç katılmıştı. Okul Komutanı Mustafa Kemal’i odasına çağırtmış ve iki genci birbirine tanıştırmıştı
18. “Selanikli Mustafa Kemal, Salacaklı Fuat…”
Ve Fuat’a sınıfının çavuşu Mustafa Kemal’i emanet etmişti.Fuat’ın Fransızcası çok iyiydi, Mustafa Kemal’e
bu derste çok yardımı oldu.
19. Giderek aralarında uzun yıllar sürecek bir dostluğun köprüleri atıldı ve Mustafa Kemal Harbiye yılları boyunca her hafta sonu Fuat’ın Salacak’taki köşküne “evci” çıktı. O nedenle aralarındaki hukuk daha derindi.
20. Fuat; “Paşam”, dedi,
“Biliyorsunuz uzun süredir Moskova’dayım, duruma muttali değilim, izin verin birkaç gün düşüneyim, yanıtımı sonra veririm!..”
Yani o bile, “Kemal, ben senin arkandayım!...” diyemedi.
21. Masada olmayan dördüncü kişi, Kâzım Karabekir Paşa ise Erzurum’daydı ve telefonun öbür ucunda, bu toplantıdan çıkacak kararı bekliyordu. Beşinci kişiyse, kendisiydi. Anadolu’ya çıkan ilk 5 komutan işte masadaydılar ve henüz devlet kurulamamıştı ama kozlar paylaşılıyordu.
22. “Benden ne yapmamı istiyorsunuz?” diye sordu Gazi.
“Yarın kürsüye çık, bunları yapmayacağına söz ver!”
Diye yanıtladı Rauf Bey.
“Bana bir kâğıt verin…”
23. Bağ evinde gece yarısı kâğıt bulamadılar, içtiği sigaranın kapağını yırttı ve arkasına hırsla yazdı:
“ Günü geldiğinde Padişahla ilgili kararı en yüce icraî organ olan TBMM verecektir.”
24. Yüksek sesle okudu ve sordu:
“ Bu sizi ve Meclisi tatmin eder mi? Bunu yarın çıkıp okursam, sizce Meclis tatmin olur mu?
Hah, işte bu olur. Bunu çık yarın kürsüden oku!...”, dedi Rauf Bey.
25. O Meclisten padişah aleyhinde bir karar çıkmazdı. Bunu biliyorlardı. Masadaki komutanlar rahatladılar. Sofra, buz gibi olmuştu. Ayrılırlarken, Etlik sırtlarından yeni bir gün ışıyordu. O günden itibaren Gazi yollarını da bu arkadaşlarından ayırmak zorunda olduğunu görmüştü.
26. Ertesi gün kürsüye çıktı ve yazdıklarını aynen okudu.Meclisle ve komutanlarla bir tartışmaya girmeden bu krizi atlatmalıydı.
Öyle de yaptı.
27. 1921 Anayasasına göre Meclis her iki yılda bir seçim yapmak zorundaydı. Meclis 23 Nisan 1920’de açıldığına göre, seçimleri yenilemenin zamanı gelmişti. Doğal olarak da seçimlere gidildi. Gazi, bu Meclis’ten kurtuluyor gibiydi. Komutanlar yeniden endişeye düştüler:
28. “Ya, Kemalist bir Meclis gelirse!”
Bunun üzerine yeni bir plan kurdular. Mustafa Kemal’i Meclis’e sokmamanın yolunu arayacaklardı.
(bababuffalo notu: 100 yıldır uğraşıyorlar)
29. Seçim Yasasını değiştirmeye karar verdiler. Erzurum Milletvekili Necati Bey, Samsun Milletvekili Emin Bey, Mersin Milletvekili Albay emeklisi Çolak Selahattin Bey, bir önerge hazırladılar:
Buna göre:
30.
“1. …bundan böyle milletvekili adayının doğum yeri, Misak-ı Millî sınırları içinde olsun!..”
Selanik dışında kalmıştı.
2. …Milletvekili adayı adaylığını koyduğu yerde en az beş senedir oturuyor olsun!”
31. Mustafa Kemal o cephe, bu cephe hayatı boyu koşturmaktan ötürü değil beş yıl, hiçbir yerde sürekli beş ay oturamamıştı ki. Hedef belliydi. Bu yasa özel olarak kendisi için hazırlanmaktaydı. Hem de en yakın silah arkadaşları tarafından.
32. Bu önerge verilince, kürsüye zorla çıktı ve avaz avaz:
“Doğum yerim Selanik Misak-ı Millî sınırları dışında kalırken, devlet Selaniği tek kurşun atmadan Yunan’a verirken, bu millet bilsin ki ben diğer bir yurt köşesi Derne’de savaşıyordum…
33. Hiçbir yerde beş yıl oturamadım, doğru.
34. Otursaydım, o zaman Bingazi’de, Derne’de, Sina’da, Filistin’de olamazdım. Çanakkale’de, Kafkaslarda, Sakarya’da olamazdım. Ama ben oralarda olamasaydım, bu efendilerin de doğum yerleri, Allah korusun, Misak-ı Millî sınırları dışında kalırdı…”
35. Şimdi millete soruyor ve yanıtını milletten bekliyorum. Bu önergenin sahibi efendileri buraya gönderen millet onlar gibi mi düşünüyor?...
36. Hayır, millet onlar gibi düşünmüyordu. Çuvallar dolusu telgraflarla olayı protesto ettiler, önerge geri çekildi…ve Mustafa Kemal Ankara’nın Bâlâ ilçesinden milletvekili seçilerek Meclis’e girdi…
Cumhuriyeti de kurdu...
RUHU ŞAD OLSUN
37. bu millet ATATÜRK'ü o gün yedirmedi, bu gün hiç yedirmez.
ama bir diğerine güvenip yan gelip yatmak bizlere yakışmaz.
o yüzden hep diyorum ki;
DİK DURUN
UYANIK OLUN
TEMKİNLE BEKLEYİN
İMECE
HER DAİM İMECE...
ESEN KALIN
yine uzun bir uçuş sonrası yorgun ve uykusuz yazdım bunları, lütfen YEİS YOK.
DİK DURALIM, UYANIK OLALIM....
unutmayın, ve inanın...
BİZ KAZANACAĞIZ
ATATÜRK KAZANACAK..
🤗🤗🤗
sevgil editörümüz, bu yazıyı makale halinde
http://turkimece.com  a atalım, ölümsüzleşsin
@mikenagodre
başlığı sana bıraktım:)
😎
You can follow @BABBABUFFALO.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled: