Maersk öyle. Ancak her şey bununla bitmiyor tabii. Örneğin denizden bir boru hattını düşünelim. Denizden bir boru hattı çekmek özel maksatlı gemi olarak tabir ettiğimiz gemileri gerektirir. Bu gemiler çok pahalı ve ayrıca çok az bulunan gemilerdir.

Örneğin Türkiye'de yok. https://twitter.com/xey50774103/status/1279045719014416384
Bu gemileri Türkiye'ye kim verebilir? Danimarka, Norveç, Amerika veya Çin verebilir. Rusya ve Almanya da Kuzey Akım-2 projesi için Danimarka ve Norveç ile anlaşmışlardı.

Peki ya bu gemileri size bir firma çıkarı olmadan verir mi? Tabi ki de kocaman bir hayır.
Böyle bir gemi inşa etmenin maliyeti ise boru hattının maliyetini direkt iki katına çıkarır.O da bir tanesi için.Yani bir tanesiyle boru hattı döşemek yıllar sürer.Mesafeye göre değişse de optimum koşullar için iki tane gerekir.

İnşa etmenin maliyeti ayrı. Peki edebilecek miyiz?
Bu bir boyut. Başka bir boyuttan inceleyelim. Çin komünist bir devlet olduğu için firmalar da ona bağlı. Dolayısıyla devlet firmaların çıkarını kendiliğinden koruyor.
Bu sayede devlet ve firmalar arasında lobicilikten ziyade işbirliği oluyor. Devletin strateji teşkilatı planlıyor, firma icra ediyor.

Firmanın icra etmesi demek bu stratejileri kağıttan yazı okur gibi okuyabilen yöneticilere sahip olması demek.
Ancak dönelim yüzümüzü Amerika'ya. Amerika'da lobicilik var. Firmalar bir iş yapıyor. Örneğin Amerika'nın bir denizcilik firması Hindistan'da işlek bir limanı işletmek istiyor. Bu direkt olarak Amerika'nın stratejik üstünlük elde etmesi demek.
Ancak bu üstünlüğü elde etmek için uğraşılması lazım. Birincisi, Hindistan hükümetini Limanı kiralamaya razı etmek lazım.

Bu sefer o limana talip firmanın yöneticileri hop Hindistan'da. Bir sürü lobiler, görüşmeler, vaatler. İkna etmeye çalışıyorlar.
İkna edemezlerse ikinci aşama. Bu sefer o Amerikalı şirketin yöneticileri Hindistan hükümetini Amerikan Hükümetine şikayet edecek. Diyecek ki bize liman vermiyorlar.

İşte şimdi ikinci aşama. Bu sefer firma yöneticileriyle hükümet temsilcileri kolkola Hindistan'a.
Bu sırada hükümet temsilcileri bir yandan sopayı gösterirken bir yandan da Hindistan'a işi cazip göstermek istiyorlar. Limanı ver sana kredi açalıma geliyor iş.

Bu sefer firmanın yöneticileri Amerika'nın Chase Bankına bir çıkartma yapıyorlar :)
Hindistan hükümeti X, Y, Z adlı Hint firmalarını belirledi. Bunlara kredi açman lazım, açarsan bize liman verecek.

Chase Bank'ı ikna etmek de mesele. Hindistan hükümeti güvenilir firmalar belirlemediyse para geri dönmeyebilir.
Ancak o liman lazım. O liman gelirse Amerika'nın milyarlarca dolarlık ihracatı ve ithalatı bu limanlar üzerinden gerçekleşecek.

Çin de bu limandan işlem yapmaya mahkum olacak. Limandan yapılacak işlemin fiyatını da Amerika belirleyecek.
Fiyatları çok yaparsa Çin ürünlerinin rekabetçiliği azalır. Amerikan ürünleri pazara daha rahat girer. Bir limandan milyarlarca dolarlık ticari tokat atılabilir.

Ama bu sefer Çin donanması oralara demirlerse işler kızışır.
Bir de bunun enerji boyutu var ki ticari payı doğrudan saniyeler içinde belirliyor.

Bir enerji aktarım limanı için ülkeler füze atıp füze yemeyi göze alabilirler :)
İşleyiş hakkında belki fikir sahibi edebilmişimdir. İyi günler dilerim :)
You can follow @bureauofeconomy.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled: