Alparslan Türkeş'in Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamına karşı olduğu için sürgün edildiğine ilişkin, büyük oranda oğlu Tuğrul Türkeş'in anlatısına dayalı bir yanlış analiz var; yeri ve günü gelmişken düzeltmek gerekiyor.
Türkeş, 27 Mayıs askeri darbesinin bildirisini okuyacak kadar etkili isimlerinden biridir. Darbenin iki kanadı söz vardır; bir grup askeri yönetimin daha uzun süreli, belki de kalıcı olması yanlısı iken diğer grup mümkün olan en kısa sürede yönetimi sivillere devretme yanlısıdır.
Türkeş, ilk ekiptendir, yani askeri idarenin sürmesinden yanadır. İçinde bulunduğu ekip 14'ler diye bilinir. İdamlara karşı olduğu kısmen doğrudur. Kısmen diyoruz, zira idam cezasına karşı bir demokrasi ve insan hakları aşığı değildir.
Türkeş'in idamlara karşı olmasının tek sebebi, askeri yönetimi uluslararası alanda zor durumda bırakacağını düşünmesidir. Kafayı iktidarda kalmaya odaklamış bir perspektif için son derece rasyonel bir tercihtir elbette bu.
Türkeş'in "uluslararası alanda zor durumda kalmama" takıntısı da demokrasi ve insan hakları ile ilgili değildir. Kendisi uzun yıllar ABD'de kalmış, eğitim almış bir NATO subayıdır. Hassasiyetlerin sınırının farkındadır.
Türkeş'in ABD ve NATO ile ilişkileri hayli güçlüdür ve kişisel olarak da iktidar konusunda çok hırslıdır; o kadar ki, darbeci ekip kendi içerisinde bir iktidar mücadelesine giriştiğinde ekibin önemli isimlerinden biridir. Ve ekibi bu mücadeleden yenilgi ile ayrılır.
Galip gelen ekibin başındaki Madanoğlu, Türkeş'in kurşuna dizilmesini ister. Ama ABD, NATO ve CIA'deki dostları kendisine sahip çıkarlar ve Madanoğlu'nu bu görüşünden vazgeçirirler. Olay Türkeş'in "sürgüne" yollaması ile kapatılır.
Sürgün denince de büyük bedeller ödenmiş sanılıyor; Yeni Delhi'ye (Hindistan) müsteşar olarak yollanır kendileri. Yani yalnızca "merkezden" uzaklaştırılmış olur.
Türkeş, tabiri caizse askeri darbelere "gönül" vermiştir. Yurda dönünce Talat Aydemir ve Fethi Gürcan kliği ile temas kurar. Darbe hazırlığı yapılır. Ancak elbette NATO'cu Türkeş'in daha "sol" bu ekiple anlaşması mümkün değildir.
Türkeş "kafasına göre" bulmadığı bu ekibi "ihbar eder". Gürcan ve Aydemir idam edilirler. Türkeş ise bir müddet tutuklu yargılanıp sonrasında beraat eder.
Özetle, "idamlara karşı" olduğu söylenen, kurduğu ve ebedi başbuğu olduğu partinin bugünkü liderinin Yassıada'da Menderes anması yaptığı Türkeş'in askeri siyasi hukuki perspektifi budur. Türkçülük turancılık, ayrıca partisinin "kontra gerilla" operasyonları mevzuuna hiç girmedik.
Milliyetçiliği "vatanını ve milletini sevmekten ibaret" olan, meseleyi gerçekten öyle gören arkadaşlarım var, böyle gençler olduğunu da görüyorum. Yaratılan hayali bir tarih anlatısı ile Türkeş'e özel bir paye biçiyorlar.
Ülkeyi ve halkını sevmenin tek bir yolu, tek bir usulü yok elbette. Ama anlattığımız siyasi çizgi, Türkeş'in bu memleketi sevme yollarından birini tercih ettiğini işaret etmiyor maalesef. Kendisi demokrasi, özgürlük, insan hakları bakımından da bir "ülküyü" savunuyor değil.
Dolayısıyla Türkeş'ten Menderes idamları karşıtı bir demokrasi havarisi portresi çıkarmaya çalışmayalım lütfen.
You can follow @ksmkbs.
Tip: mention @twtextapp on a Twitter thread with the keyword “unroll” to get a link to it.

Latest Threads Unrolled: